Kapanmak üzere olan gözlerim uçakta meydana gelen ani bir sarsıntıyla açıldı.Açılan gözlerim adeta benden bağımsız bir şekilde yanımda uyumakta olan kızıma çevrildi.Onunda bu sarsıntıyla uyanmış olduğu kan çanağına dönmüş gözlerinden anlaşılıyordu.Biricikkızımın denizi andıran o mavi gözleri korku,merak ve şaşkınlıkla doluydu.Benim de ondan bir farkım yoktu.En az onun kadar şaşırmış ve korkmuştum.Kızımın az önce kan çanağına dönmüş olan gözleri şimdi yazlarla doluydu.Onu ağlatan ne sarsıntının şiddeti ne de benim içinde bulunuşum şok haliydi.Uçaktaki çocukların ağlaması onuda korkutmuş ve ağlamasına neden olmuştu.
Sağır olmuştum adeta.Kulaklarım ne onun hıçkırıklarını ne de uçakta bulunun yolcuların bağırış çağırışlarını duyabiliyordu.Gözlerim belirsiz bir noktaya takılıp kaldı.Beynim ne kulaklarımı ne de gözlerimi kontrol edebiliyordu.Bu durum beni cansız bir varlık haline getirmişti.Uçaktaki koltuklardan bir farkım kalmamıştı.Kızım,Yağmurun bilmem ne zamandır dürttüğü kolumun verdiği sarsıntıyla kendime geldim.En fazla otuz saniye sürdüğünü düşündüğüm bu şok hali otuz yıl kadar uzundu sanki.Ben bu düşünceler içerisindeyken kızımda hala ağlıyordu.Onu teselli etmeye başlayacağım sırada uçakta ikinci bir sarsıntı meydana geldi.Kızım kendini birden kucağıma attı.Hiç olmadığı kadar sıkı sarıldık birbirimize.Çünkü birbirimizden başka kimsemiz yoktu o an.Bir müddet gözlerimiz kapalı,birbirimize kenetlenmişşekilde durduk.Gözlerim kapalıyken kocamı gördüm karşımda.Sadece kocam değil annem,babam,kardeşlerim…hepsi gözlerinde yaşla bana bakıyordu ve daha kötüsü bana el sallıyorlardı.Bu işkenceye daha fazla dayanamayacağını anlayarak gözlerimi açtım.Kızım bana bakıyordu.Ağlamaklı ve ince bir sesle “Anne!ölecekmiyiz?”diye sordu.Dudaklarım birbirine yapıştı adeta.Ağzımı açıp tek bir kelime dahi edemedim.Kelimeler gözyaşım olup gözlerimden süzülmeye başladı.Benim ağladığımı gören kızım da ağlamaya başladı.Onun o inci tanesi gibi gözyaşları yanaklarından süzülüp ellerime düşüyordu.Onu kollarımın arasına alıp kucağıma bastım ve kalbime gömerek hıçkırıklarımı sessiz sessiz ağlamaya başladım.Ölüm korkusu değildi beni ağlatan.Beni ağlatan kızımın ölecek olmasının korkusuydu.Bunun düşüncesi bile kalbimi paramparça etmeye yetiyordu.Gözlerimi oldukları yerden kaparım atasım geliyordu.Allahım bu günleri görmem için mi yarattın bu gözleri diye haykırmak istiyordum.O kucağımdayken doğduğu günü hatırladım.Hemşire kızımı kucağıma verdiğinde aynı böyle basmıştım kucağıma.O gün gözlerim kızımın gözlerine umutla bakıyordu.Hoşgeldin hayatıma prensesim.Dünyamıza hoş geldin diye geçirmiştim içimden.Şimdiyse gözlerim onun o mavi gözlerine çaresizlikle bakıyordu.Oysaki o daha bu dünyada beş yılını bile doldurmamıştı.O ölemezdi…Hem de benim gözlerim önünde…Bunun olmaması için bin canım olsa bininide verirdim.Ama hayat bana böyle bir tercih hakkı vermedi.Hiç beklemediğim bir anda gösterdi o apaçık yüzünü.
Öylesine dolmuştumki bu düşüncelere kulaklarım ne pilotun uyarılarını ne de hoşheşlerin söylediklerini duyuyordu.Uçağa bindiğimden biridir kalbimin en derinliklerinde duyduğum sızının nedeni buydu demek.Öyle bir sızıydıki bu tarif edilmesi mümkün değildi.Sadece anne yüreğinin hissedebildiği bir sızıydı bu.Elimden hiçbir şeyin gelmemesi beni kahrediyordu.Kızımın uyumuş olduğunu gördüm.Dikkatimi biraz toplayıp pilotun söylediklerini dinlemeye başladım.Tam üç saattir oturduğum yerde tıpkı yaşayan bir ölü gibi bunları düşünüp durduğumun farkında bile değildim.
Pilot artık hiçbir şeyin yapılamayacağını söylüyordu.Kızımın yanaklarını defalarca öpüp onu doyasıya kokladım.Gözbebeğimin yüzüne sen bir kez baktım ve…V e gözlerimi kapadım...
Artık hiçbir şey yapılamazdı bizim için…Bundan böyle ben ve kızım sadece sevdiklerimizin anılarında,hayallerinde,rüyalarında yaşayacaktık. ZARİFE YALÇIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder