12. SINIF TÜRK EDEBİYATI KONULARI
1.ÜNİTE:CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (1923-....)
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu
2.ÜNİTE:CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Öğretici Metin Örnekleri
1.Deneme
2.Makale
3.Gezi Yazısı
4.Hatıra
5.Fıkra
3.ÜNİTE:CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN
METİNLER (ŞİİR)
1.Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir
2.Serbest Nazım ve Toplumcu Şiir
3.Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir
4.Garip Hareketi
5.Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şiir
6.İkinci Yeni Şiiri
7.İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiiri
8.1980 Sonrası Şiir
9.Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
4.ÜNİTE:CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBİ METİNLER
1. Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler(Hikaye-Roman)
* Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Eserler
* Toplumcu Gerçekçi Eserler
* Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler
* Modernizmi Esas Alan Eserler
2. Göstermeye Bağlı Edebi Metinler (Tiyatro Metinleri)
3. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının Genel Özellikleri
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU
Osmanlı İmparatorluğundan milli devlete geçiş, bütün kültür hayatımıza ve edebiyatımıza derinden tesir etmiştir.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Milli edebiyat zevk ve anlayışı devam etmiştir. (Sade dil, hece ölçüsü , Anadolu insanına yönelme) Milli edebiyat döneminde başlayan Anadolu insanına yönelme hız kazanmış, Anadolu insanı başarılı şekilde anlatılmıştır. Şair ve yazarlar eserlerinde, halkın dertlerini, problemlerini ve Anadolu’nun güzelliklerini işlemişlerdir.
Eserlerini oluştururken Anadolu’da yaşayan efsane, masal ve mitolojiden yararlanmışlar, Halk arasında yaşayan her tür kültür unsurunu sanat eserlerinde işlemişlerdir.
Cumhuriyet döneminde psikoloji ve psikiyatri alanında gerçekleştirilen ilmi çalışmalardan edebiyatta yararlanılmıştır.
Bu dönemde Batı dünyasında ortaya çıkan ve bireyin bunalımını anlatan sezgicilik , varoluşçuluk gibi akımların etkisi görülür.
Tanzimat Edebiyatından Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar edebi eserlerde tartışılan birçok problem Atatürk ilke ve inkılaplarında yerini bulmuştur. (Batıcılık ,Laiklik, Halkçılık gibi)
Atatürk ilke ve inkılapları edebi eserlere yansımıştır. Cumhuriyet dönemi edebiyatının oluşumunda batıcılık- doğuculuk karmaşası son bulmuş, batıcılık devletin en önde gelen gayelerinden biri olmuştur.
Bu dönemde batıdan aldığımız roman, hikaye gibi türlerin başarılı örnekleri verilmiştir.
“Türkiye’de Cumhuriyet Devri Edebiyatı ilk yıllarında önce, İstiklal Savaşı zaferlerinin ve Cumhuriyet inkılabının yarattığı devamlı heyecanlarla beslenerek, daha çok, Anadolu’daki Türk milletinin ve Türklerin elinde kalan öz yurt topraklarının hayat ve hareketlerini terennüm etmiştir. İnönü zaferleri için Sakarya ve bilhassa Dumlupınar kahramanlıkları için şiirler yazılmış, İzmir’ e giden yolların; Akdeniz’e varan kahraman koşuların heyecanları dile getirmiştir.
Refik Halit’in “Av Peşinde”sinden, Halide Edip’in “Ateşten Gömlek”, “Vurun Kahpeye”, “Dağa Çıkan Kurt” gibi eserlerinden, Yakup Kadri’nin Falih Rıfkı’nın bu konudaki yazılarından başlayarak; İstiklal Savaşı’nın mensur destanları, hikâyeleri ve romanları yazılmıştır. Eli kalem tutan herkes, bu anlarda bu büyük ve enerjik Kurtuluş Savaşı için, duyduklarını, düşündüklerini söylemekte büyük bir zevk bulmuşlardır.
· “Aka Gündüz’ün “Mavi Yıldırım”ı, Faruk Nafıi’in “Akın, Kahraman, Öz Yurt” isimli tiyatroları, Behçet Kemal’in “Çoban ve Attila” isimli eserleri Yaşar Nabi’nin “Mete”si ve daha bir çok sanatkârların bu çeşit manzum tiyatroları, hep bu on yılın milli verimlerindendir. Sayı bakımından önemli bir yekûn tutan bütün bu eserlerin sanat kıymeti bakımından ekseriya Türk edebiyatının birinci sınıf mahsulleri arasında yer alamayacaklarını ayrıca söylemek gerekir.”
· Cumhuriyet döneminde Türkiye hemen hemen her alanda hızlı bir çağdaşlaşma hareketine girmiş olduğundan bu dönemde ortaya çıkmış birçok edebi ve fikri hareket aynı zaman içinde varlık göstermişlerdir. Daha önce olduğu gibi bir edebi akım ömrünü tamamlayıp yerine bir başkası geçmemiştir.
· Birçok edebi akım varlığını günümüze kadar devam ettirmiştir.
· Farklı görüşte olan edebi anlayışlar Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan günümüze kadar varlıklarını devam ettirmiş, temsilcileriyle edebiyat ve sanat dünyasında örneklerini vermişlerdir.
· Tanzimat edebiyatıyla dilde başlayan sadeleşme hareketi amacına ulaşmış, konuşma dili ile yazı dili arasında belli bir denge kurulmuş, eserlerde sade bir dil tercih edilmiştir.
II. ÜNİTE
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Deneme
Ø DENEME: Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür.
Ø Deneme metinlerinin amacı; zevk vererek okuyucuyu düşünmeye yöneltmek, pratik hayatın gerçekleriyle kişi ilişkisini ortaya koymak, kültür alanındaki değişme ve gelişmelerle zamanın akışını gözden uzak tutmadan insanın nasıl zenginleştiğini ifade etmektir.
Ø Deneme yazarı görüşlerini aktarırken samimi, kıvrak, akıcı ve insanı sıkmayan bir üslup kullanır.
Ø Deneme yazarı deneme yazarken kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava içindedir.
Ø Deneme her konuda yazılabilir. Ancak daha çok tercih edilen konu her devrin, her ulusun insanını ilgilendiren, kalıcı, evrensel konulardır.
Ø Ele alınan konu çoğu zaman derinleştirilerek anlatılır.
Ø Deneme metinleri; öğretici ve eleştirel deneme, felsefi ve sosyal konularda bireysel düşünceyi ifade eden deneme ve kişisel duyarlılık ve dikkati konu alan denemeler olarak gruplandırabiliriz..
Ø Denemenin ilk örneklerini Fransız yazar Montaigne vermiştir. Daha sonra İngiliz yazar Bacon türü geliştirmiştir.
Ø Tanzimat döneminde gerçek anlamda denemeye rastlanmaz. O dönemde Şinasi, Namık Kemal gibi yazarların yazdıkları makale niteliği taşır.
Ø Denemenin ilk örneklerini Meşrutiyet sonrasında görürüz. Cenap Şehabettin, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Yakup Kadri, Yahya Kemal deneme kabul edilecek yazılar kaleme alır.
Ø Gerçek anlamda denemeler Cumhuriyet döneminde ortaya konur. Bu dönemde en başarılı örnkeleri Nurullah Ataç vermiştir. (Modern denemenin ilk örneklerini veren yazar)
Ø Edebiyatımızda Cumhuriyet’ten sonra görülmeye başlanan bu türde Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Sebahattin Eyüboğlu, Ahmet Haşim güzel örnekler vermişlerdir.
Ø Nurullah Ataç: Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Diyelim, Söz Arasında
Ø Ahmet Hamdi Tanpınar: Yaşadığım Gibi, Beş Şehir
Ø Mehmet Kaplan : Büyük Türkiye Rüyası, Nesillerin Ruhu
Ø Hilmi Yavuz: Denemeye Karşı Denemeler
Ø Suut Kemal Yetkin: Günlerin Götürdüğü, Düş’ün Payı
Ø Cemil Meriç: Bu Ülke
Ø Sabahattin Eyuboğlu: Mavi ve Kara , Sanat Üstüne Denemeler
Ø Salah Birsel : Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
Nurullah Ataç(1898–1957)
· Gerçek adı Nurullah Ata’dır.
· Yazı hayatına şiir, makale ve tiyatro eleştirileriyle başladı. Yazılarında yeni bir nesir dilinin kurulmasına öncülük etmiştir.
· Fransız, Rus ve Latin klasiklerinden çeviriler yaptı.
· Eleştiri yazılarıyla Türk edebiyatında izlenimci eleştirinin ilk örneklerini vermiştir. Aynı zamanda modern deneme türünün ilk örneklerini vermiştir.
· Bu dönemlerde tartışılan konuşma dili mi arı Türkçe mi tartışmalarında ateşli bir şekilde arı Türkçe’yi savunmuştur. Halk tarafından benimsenmiş olsa dahi dilimize yabancı dilden giren kelimelerin dilimizden atılmasını savunmuştur.
· Yazı dilinin halka yaklaşmasını istemez. Önemli olan halka yeni kelimeler öğretmektir.
· Sağlam bir üslubu vardır. Konuşur gibi yazar, özellikle devrik cümle kullanır. Böylelikle yazıya akıcılık katar.
· Anlatımı rahat ve inandırıcıdır.
· Cumhuriyet sonrası edebiyatımızda yol gösterici bir görevi üstlenmiştir.
· Karalama Defteri, Günlerin Getirdiği, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar, Prospero ile Caliban, Söyleşiler (makale-deneme), Günce I-II (Günlük) önemli eserleridir.
Makale
Ø Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, belli kanıtlar, belgeler, inandırıcı veriler kullanarak kanıtlamaya çalıştığı ve böylece okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçladığı yazı türüdür.
Ø Makalede temel unsur düşüncedir.
Ø Makalede daha çok açıklayıcı, örneklendirici, tanık gösterici özelliklerden yararlanılır.
Ø Makale, gazete ile birlikte ortaya çıkmış bir gazete yazı türüdür. Bizde de ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkmasıyla görülür. İlk makale de aynı gazetede Şinasi tarafından yazılmıştır. (Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi)
Ø Makalede amaç bilgi aktarmak ya da görüşlerine okuyucuyu inandırmak olduğundan açık, anlaşılır, ciddi bir dil kullanılır. Makale seçilen konuya göre uzun da olabilir kısa da.
Ø Makale her konuda yazılabilir. Bu konu günlük olabileceği gibi, felsefi, bilimsel, sanatsal d0a olabilir. Ama edebi makale elbette sanatla ilgili olanıdır.
Ø Makalelerde kanıtlama vardır. Yazar işlediği konuyu her yönüyle araştırıp, açıklamak ve okuyucuya benimsetmek durumundadır.
Ø Tanzimat döneminde edebiyatımıza girmesine karşılık II. Meşrutiyetten sonra bir aşama kaydeder. Fuat Köprülü, Rıza Tevfik başarılı örnekler yazmıştır.
Ø Cumhuriyet döneminde gazete ve dergilerde yazarlar birçok makale yazmışlardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar: Edebiyat Üzerine Makaleler
Peyami Safa: Türk İnkılabına Bakışlar, Doğu-Batı Sentezi, Sanat-Edebiyat -Tenkit, Eğitim- Gençlik- Üniversite
Mehmet Kaplan: Türk Milletinin Kültürel Değerleri, Kültür ve Dil,
Necip Fazıl: Başmakalelerim I- II-III
Cemil Meriç: Umrândan Uygarlığa ,Bir Dünyanın Eşiğinde , Işık Doğudan Gelir , Kültürden İrfana
Burhan Felek, Nurettin Topçu, Erol Güngör
Peyami Safa (1889-1961)
Ø İstanbul’da doğmuş, öğretmenlik yapmıştır. Küçük yaşta kemik hastalığına yakalanmıştır.
Ø Roman, hikaye ve makale türünde eserler vermiştir.
Ø Modern Türk romanının en usta yazarlarındandır. Özellikle psikolojik roman türüne ağırlık vermiştir.
Ø İşlediği konuya hakimdir. Üslubu kuvvetli ve eserlerini ören zengin fikir unsurları vardır.
Ø Felsefe ve psikoloji alanlarında geniş bilgiler edinmiştir.
Ø Romanlarında psikolojik tahlillere önem verir.Kişilere ve eşyaya psikolojik bir dikkatle bakar.
Ø Maddi, manevi ıstırap dolu hayatları, hasta beden ve ruhları, ahlak bunalımlarını, kişi, toplum çatışmalarını, vicdan azaplarını, yalnızlık duygularını konu edinir.
Ø Safa’ya göre romanın yaşanmış olması gerekmez, yaşanırken ruh ve düşünce hallerinin ifade edilmesi yeterlidir.
Ø Peyami Safa’nın her romanından kendinden bir parça vardır.
Ø Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eserinde kendi hayatının bir bölümünü anlatmıştır.
Ø Geçim kaygısıyla yazdığı eserlerinde Server Bedii ismini kullanmıştır.
Ø Gün Doğuyor adlı bir (tiyatro) denemesi vardır.
Ø "Kimdir? Nedir?" isimli eseri Kurtuluş savaşı büyüklerinin hayatlarını anlatan (biyografik) eseridir. ROMANLARI: Sözde Kızlar, Canan, Mahşer, Fatih-Harbiye, Matmazel Noralya’nın Koltuğu, Yalnızız, Şimşek, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Bir Akşamdı, Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü, Bir Tereddüdün Romanı , Biz İnsanlar,Cingöz Recai (Türk edebiyatında ilk polisiye roman türüdür) önemli eserleridir.
Gezi Yazısı
Ø Gezilip görülen yerler hakkında yazılan yazılardır.
Ø Gezi yazılarında gözlem önemli yer tutar.
Ø Gezi yazıları okuyucuda gezip görme isteği uyandırabilir.
Ø Kişi gezi esnasında birçok yer görür, birçok insanla tanışır; bunları hafızada tutmak güç olacağından gezi esnasında not alınır ve gezi yazılarında bunlar hikâye edilir.
Ø Gezi yazıları fotoğraflarla desteklenebilir.
Ø Gezi yazısında yazar daima gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir.
Ø Gördüklerini okuyucunun daha iyi algılaması için, karşılaştırma yapar. Okur sanki o yerleri yazarla birlikte gezer gibi olur.
Ø Gezi yazılarında, tanımlama, betimleme ve açıklama önemlidir.
Ø Bu metinler; görülen yerin kültür ve tabiat zenginliklerini, tarihi özelliklerini, yaşama biçimi hakkında bilgi verdiği için önem taşır.
Ø Gezi yazılarının dili yalın, açık ve anlaşılır olmalıdır.
Ø Eski edebiyatımızda gezi yazısına “seyahatname” denirdi. Bu alanda Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi” ünlüdür.
Ø Cumhuriyet döneminde gezi türünde büyük bir ilerleme kaydedilmiştir.
Ø Bu dönemde en tanınmış gezi yazarı Falih Rıfkı Atay’dır. Gezi türünde yazdığı eserler: Faşist Roma, Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya • Deniz Aşırı • Yeni Rusya • Moskova-Roma • Bizim Akdeniz • Taymis Kıyıları • Tuna Kıyıları • Hind • Yolcu Defteri , • Gezerek Gördüklerim
Ø Reşat Nuri Güntekin: Anadolu Notları
Ø Haldun Taner: Düşsem Yollara Yollara
Ø Azra Erhat: Mavi Anadolu , Mavi Yolculuk
Ø Bedri Rahmi Eyüboğlu: Canım Anadolu ,Tezek , Delifişek
· Edremit'te doğmuştur.
· Türk yazar ve edebiyat tarihçisidir.
· Balıkesir’de İzmir'e Doğru gazetesinde yazdı.Açıksöz gazetesi başyazarıydı.
· Edebiyat araştırmalarıyla tanındı.
· İlk kez liseler için ders kitabı olarak hazırladığı "Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi" kitabı ile büyük ilgi gördü. .
· Tezatların şaşırtıcı havasından, ilginç kıyaslamalardan, orijinal buluşlardan, geniş tarih kültüründen beslenen anlatımı ile gezi türünün de ilk güzel örneklerini verdi. "Tuna'dan Batı’ya, " ve "Yurttan Yazılar,
· Onun bir büyük çalışması da, batı kültür ve sanatını oluşturan şair ve yazarların yaşamlarını ve sanatlarını, Türk edebiyatı ile kıyaslayarak anlattığı "Avrupa Edebiyatı ve Biz" adlı iki büyük ciltlik eseri oldu.
· Atatürk'le ilgili anılarını "O Zamanlar" ,Atatürk'ün kişiliğini ve devrimlerini değerlendiren yazılarını da "Atatürk İçin adlı eserinde topladı.
· Edebi Yeniliğimiz, (Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi'nin geliştirilmiş baskısıdır) Edebiyat Bilgileri önemli eserlerindendir.
Anı (Hatıra)
Ø Bir yazarın kendisinin yaşadığı ya da tanık olduğu olayları sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılardır.
Ø Anı yazan yaşadıklarını, gördüklerini ve izlenimlerini aradan zaman geçtikten soma yazar. Bu metinlerde yaşanılmış zaman dilimi "ben" etrafında anlatılır.
Ø Yazarın kendini okura açtığı bir tür olduğundan içtendir ve bu yönüyle çok tutulur.
Ø Anılarda, anlatılanların kanıtlanması amacı güdülmez. Olay kişi, dönem hakkında bilgi, gözlem ve izlenimler anlatılır. Bu türde yazılmış metinlerde anlatılanlar bazen belge niteliği taşıyabilir. Anı yazarları anlattıkları zaman dilimiyle ilgili her türlü kaynaktan yararlanırlar.
Ø Anılar belli bir dönemin yorumlandığı yazılar olduğundan tarihi bir belge özelliği de gösterir. Ancak bu, bilimsel olamaz; çünkü yazarın olaylara kişisel bakışı söz konusudur.
Ø Üslup yönüyle gezi yazısına benzerse de, yazarın dış dünyadan çok kendinden söz etmesi anıyı belli eder. Zaten eski edebiyatımızda anı, gezi yazısı hatta tarih iç içedir.
Ø Özellikle Tanzimat’la başlayan anı türündeki yazılar Cumhuriyet döneminde önemli bir tür olmuştur. Çok fazla sayıda sanatçı bu türde eser vermiştir.
Ø Ruşen Eşref Ünaydın: Geçmiş Günler, Atatürk’ü Özleyiş
Ø Falih Rıfkı Atay: Zeytindağı, Atatürk'ün Bana Anlattıkları, Çankaya, Atatürk'ün Hatıraları
Ø Yakup Kadri: Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Zoraki Diplomat
Ø Yahya Kemal: Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım,
Ø Oktay Akbal: Şair Dostlarım
Ø Salah Birsel: Ah Beyoğlu, vah Beyoğlu
Ø Halide Edip Adıvar: Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev
Haldun Taner(1915–1986)
Ø İstanbul’da doğmuş, çeşitli gazetelerde fıkralar ve köşe yazıları yazmıştır.
Ø Hikâye ve tiyatro yazarıdır.
Ø Hikâyelerinde toplumun aksak, bozuk, düzensiz, eksik yanlarını kişilerden hareketle yansıttı.
Ø İlk öykülerinde meddah geleneğinin anlatım olanaklarından yararlanmıştır.
Ø Eski ve yeni yaşam biçimleri arasında kalmış kişilerin, sonradan görme zenginlerin yaşayışlarını; varlıklı bir yaşam süren insanları, yeni yaşam koşullarına uyum sağlayamayan kişileri günlük yaşamdaki kaygıları, sevinçleri, alınganlıkları eksiklikleri eserlerinde yansıttı.
Ø Tiyatro eseri yazmakla kalmamış, Türk tiyatrosunun biraz daha ileri gitmesi için çalışmıştır.
Ø Kabare tiyatrosunun kurulmasına öncülük etmiştir. Tiyatroları eleştiriyle yüklü olmasına rağmen hepsinde eleştiriyi güldürü içinde yoğurarak ele almıştır. Güldürürken eğitmeyi amaçlamıştır.
Ø Keşanlı Ali Destanı adlı tiyatrosu ilk epik tiyatro örneğidir. Ayrıca Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Eşeğin Gölgesi, Zilli Zarife diğer epik tiyatrolardır.
Ø HİKAYELERİ: Yaşasın Demokrasi, Tuş; Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Yalıda Sabah , Konçinalar,
Ø OYUN: Fazilet Eczanesi, Huzur Çıkmazı, Ha Bu Diyar, Ayışığında Şamata, Vatan Kurtaran Şaban,
Ø Portre: Ölürse Ten Ölür, Canlar Değil
Fıkra
Ø Yazarın gündelik olayları özel bir görüşle, güzel bir üslupla, hiç kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa günübirlik yazılardır. (Bu tür yazıları nükteli hikâyecikler biçimindeki Nasrettin Hoca fıkralarıyla karıştırmayalım.)
Ø Fıkra, bir gazete yazı türüdür. Gazetenin belli bir köşesinde genel bir başlıkla yazılan fıkralarda mesele kısaca incelenir ve mutlaka bir sonuca varılır.
Ø Daha çok alaylı bir dille, bazen eleştiri bazen sohbet tarzında yazılır.
Ø Fıkralarda okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava hâkimdir.
Ø Fıkraların konusu günlük olaylarla ilgilidir. Ancak günlük olayları ele alan fıkra yazarları konunun derinliğine fazla inmezler. .
Ø Edebiyatımızda özellikle Ahmet Rasim fıkralarıyla tanınır. Daha sonra Ahmet Haşim, Refik Halit, Peyami Safa, Şevket Rado, Oktay Akbal, Falih Rıfkı Atay , Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Kabaklı, Çetin Altan, Abdi ipekçi sayılabilir.
Yusuf Ziya Ortaç (1896–1967)
Ø İstanbul’da doğmuş, milletvekilliği yapmıştır.
Ø Yusuf Ziya da diğerleri gibi şiire aruzla başlamış daha sonra Ziya Gökalp’le tanışmasından sonra heceye geçmiştir.
Ø Lirik şiirler yanında epik şiirler de yazmıştır. Şiirlerinde kullandığı benzetmeler itibariyle Faruk Nafiz’in etkisinde kaldığı görülür
Ø Şiirlerinde günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir.
Ø Mizah türünde şiir ve yazılarıyla tanınmıştır.
Ø Çimdik takma adıyla Diken gazetesinde mizahi manzumeler yazdı.
Ø Akbaba adlı mizah dergisini çıkarmıştır.
Ø ŞİİRLERİ: Akından Akına, Cenk Ufukları, Bir Rüzgar Esti, Yanardağ, Aşıklar Yolu
Ø PİYES: :Binnaz (Hece ölçüsüyle yazılmış, üç perdelik , Lale devrindeki tarihi bir olayı anlatır.)
Ø HİKAYELERİ: Nikahta Keramet Var (Manzum mizahi hikayeleri), Kürkçü Dükkanı, Şeker Osman (hikayeleri);
Ø ROMAN: Göç, Üç Katlı Ev, Bekar Adam
Ø GEZİ YAZISI: Göz Ucuyla Avrupa
Ø HATIRA: Portreler, Bizim Yokuş
Ø FIKRA: Beşik, Ocak, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (önemli eserleridir.
< CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER (ŞİİR)
1.Saf (Öz) Şiir Anlayışı
• Saf şiir anlayışı Paul Valery’nin şiirde dili her şeyin üstünde tutan görüşünden hareketle, Batı edebiyatından Paul Valery,Stephane Mallerme ve Divan şiirinin biçimci yapısından bir hayli etkilenen şairlerimizde (Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, , Necip Fazıl Kısakürek, , Ziya Osman Saba) görülen ortak zevk ve anlayışa verilen addır.
• Türk edebiyatında “Saf Şiir” eğilimi Ahmet Haşim’in “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle (Türk edebiyatında ilk poetika örneği kabul edilir.) başlar.
Saf (öz) Şiirin Özellikleri -
• Şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi vardır.
• Saf şiir anlayışına sahip şairler Milli Edebiyat Dönemi şiir hareketlerinden etkilenmişlerdir.
• Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel(hayali) ve bireysel yön ağır basar.
• Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler.
• Saf şiir anlayışına sahip şairler şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.
• Bu şairler için önemli olan iyi ve güzel Şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel imge düzeni oluştururlar.
• Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir.
• Dilde saflaşma düşüncesi kendini rahat şiir yazma şeklinde başat(baskın) öğe olarak gösterir.
• İçsel ve bireysel bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.
• Saf şiir anlayışına sahip şairler daha çok serbest nazımla şiirlerini yazmışlardır.
• Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır.
• Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendisini hissettirir.
• Şairlerde sembolizm akımının izleri görülür.
• Gizemselcilik bireyselcilik, ruh, rüya, ölüm ,masal ,mit temaları yoğun olarak işlenir.
Necip Fazıl Kısakürek (1904–1983)
• İstanbul’da doğmuş Felsefi şiirin en önemli temsilcilerindendir.
• “Ağaç ve Büyük Doğu” dergilerini çıkarmıştır.
• Şiirlerinde metafizik ve soyut konulara sıkça yer vermiştir.
• Şiiri oluşturan temel iki unsurun his ve fikir olduğunu belirtmiştir.
• Şiirlerinin içyapısı kadar dış yapısı da sağlamdır. Bu yüzden ölçüye ve kafiyeye yer vermekten korkmaz.
• Şairin ilk şiirlerinde Halk ve Tekke şairlerine ait biçim ve özlerin, çağdaş bir içerikle yenileştiği görülür.
• Önceleri dini havadan uzak şiirler yazmış, sonraları ise Allah yolunu anlatmayı amaç edinmiş, sanatı inançlarının sesi haline getirmiştir.
• Bütün şiirlerini heceyle yazmış ve biçime ısrarla bağlı kalmıştır.
• Şiirlerinde kolay anlaşılan fakat yorum gerektiren söyleyişler vardır.
• Şiiri “Mutlak Hakikat’i arama işi” olarak tanımlamıştır.
• Şiirlerinde insanın evrendeki yeri, madde ve ruh meseleleri, insanın içindeki çatışmaları ve metafizik olayları konu olarak ele almıştır.
• Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Çile (şiir); Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Satırbaşı, Para, Reis Bey, Ahşap Konak (tiyatro); Çöle İnen Nur, Büyük Doğu’ya Doğru, Çerçeve, İdeologya Örgüsü (fıkra ve makaleleri); Babıali(hatıra); Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntusundan Hikayeler, Hikayelerim (hikaye) önemli eserleridir.
YEDİ MEŞALECİLER
* Milli edebiyat şairlerinin, özellikle de Beş Hececilerin gerçekçilik ve içtencilikten uzak şiirine tepki olarak, şiirde içtenliği savunan yedi genç şairin oluşturduğu topluluğa “Yedi Meşaleciler” denir.
* “Canlılık, samimiyet ve daima yenilik” sloganıyla hareket etmişlerdir.
* 1928 yılında çıkardıkları Yedi Meşale dergisinde şiirlerini ve şiir üstüne düşüncelerini yayımlamışlardır.
* Hece ölçüsünü kullandılar.
* Batı edebiyatını özellikle Fransız edebiyatını (Varlaine, Mallerme) kendilerine örnek alıp izleyeceklerini söylemelerine rağmen Beş Hececilerin izinden gitmişlerdir.
* Fransız sembolistlerden etkilendiler.
Anadolu’yu yurtseverlik anlayışıyla anlatmayı düşünmüşlerdir; ancak pek başarılı olamamışlardır.
Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Muammer Lütfi, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi Koray.
Ziya Osman Saba (1910–1957)
• Şiirlerinde çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev ve aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç ve acıma, Allah’a kulluk, kadere boyun eğme, küçük mutluluklara yetinme ve ölüm gibi konuları işlemiştir.
• Yedi Meşalecilerin şiir alanındaki en başarılı ismidir.
• Hece ölçüsünü kullanmakla birlikte 1940’tan sonra serbest şiir yazmaya başladı.
• Dili gayet sade ve açıktır.
• Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak (Şiirleri); Mesut İnsan Fotoğrafhanesi , Değişen İstanbul (hikâye) önemli eserleridir.
Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)
• Diyarbakır’da doğmuş, çeşitli kamu kuruluşlarında çalışmıştır.
• Hececi Şiir Geleneğini Sürdüren Şairlerimizdendir.
• Şiirlerinde sürekli bir sıkkınlık, hoşnutsuzluk, bıkkınlık sezilir. Şiir onu hayata bağlayan tek nedendir.
• Ahmet Haşim gibi çirkinliğinden ve sevilmediğinden bahseder.
• Şiirlerinde ölüm korkusu, yaşama bağlılık, çocukluk günleri, zamanın geçiciliği en çok işlediği temalardır.
• Şiirlerinde heceye bağlı kalmakla beraber serbest şiire de karşı çıkmamıştır.
• Şiirde ses güzelliğine önem verir. Şiirin bir kelime işi olduğunu, duygunun, fikirlerin, buluşların sonradan geldiğini savunur.
• Yalın, içten, ahenkli bir dille şiirler yazmıştır. Yalın bir söyleyişi olmasına rağmen yer yer imge ve sembollere başvurmuştur.
• Şiir hakkındaki görüşlerini değişik makale ve denemelerle gazetelerde açıklamış olmasına rağmen arkadaşı Ziya’ya yazdığı mektuplar da şairi tanıma açısından önemlidir.
• Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel (şiir) önemli eserleridir.
Ahmet Muhip Dıranas (1909-1980)
• Sinop’ta doğmuş, çeşitli kamu kuruluşlarında görev yapmıştır.
• Fransız sembolistlerinin ve yeni izlenimcilerinin sanat anlayışını benimsemiştir.Vezin ve kafiyeye büyük önem veren bu anlayış, tabiattaki bir anlık görünüşten yola çıkarak, onun gerisindeki saf düşünceye yönelir.
• Şiirlerinde biçim kurallarına sımsıkı bağlı olduğu görülür. Sanatı bir ruh disiplini olarak görür. Biçimi ise bir disiplin yansıması olarak tanımlar.
• Sembolistlerde olduğu gibi üç dört satırlık cümleler kurmuştur.
• Ölçü ve kafiyeye sıkı sıkıya bağlıdır. Ölçüdeki durakları kaldırmıştır.
• Sese ve ahenge önem verir. Kafiyeleri dikkatli ve olgundur.
• Sone ve Terzarima’yı başarıyla kullanmıştır.
• Şiirlerinde ruhun dalgalanışlarını dile getirmiştir.
• Şiirlerinde konu olarak Anadolu’yu, memleket manzaralarını, tabiat ve tarih sevgisini işlemiştir.
• Anadolu ağzına özgü söyleyişleri şiirlerin de ilk kullanan da odur.
• Destanımsı şiirleri de vardır. (Olvido, Dağlara, Ağrı)
• Fransız şair Baudelaire’inin etkisindedir.
• Gölgeler, O Böyle İstemezdi (Tiyatro); Şiirleri İş Bankasınca 1974 yılında "Şiirler" adı altında toplanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder